HAYALLERİN
Kanuni Sultan Süleyman, Süleymaniye Külliyesi’nin yapımı için Eski Saray’ın bahçelerinin bulunduğu yeri beğenir. Sinan’la birlikte arazinin külliye için uygun olup olmadığını birlikte görmeye giderler. Mimar Sinan araziyi dikkatle inceler.
Padişah sorar: “Nasıl buldun Sinan?”
Sinan cevap vermez ve araziye bakmaya devam eder. Vezirler ve devlet erkânının gözü Sinan’ın ve Kanuni’nin üzerindedir. Ortalık buz kesmiş, çıt çıkmamaktadır. Herkes padişahın ne yapacağını beklemektedir.
Kanuni bir kere daha sorar: “Ne düşünürsün Sinan”
Mimar Sinan gözlerini araziden ayırmaz ve cevap vermez. Herkes korkmuş ve şaşkın, muhteşem Süleyman’ın hiddetini beklemektedir. Padişah hiçbir şey söylemez.
Aradan uzun bir süre daha geçer ve Mimar Sinan başını eğerek arsadan içeri girer. Herkes Sinan’ın onları duymadığını, o kısa süre içerisinde tasarımını yapıp hayalinde oluşturduğunu, kemerlerden birine çarpmamak için kafasını eğerek boş arsaya girdiğini fark eder.
Sinan’a ilişkin bu hikâye hayata dair hedeflerin önce zihinde inşa edilmesi gerekliliğini anlatmaktadır.
“Hayal gelecekte olacakların ön gösterimidir.”
Einstein
Gördüklerimiz ve yaşadıklarımız sonucunda beş duyu organımızla çevreden gelen enerji boyutlarına bağlı olarak beynimizin çeşitli bölgeleri aktive olur. Günümüzde beyin görüntüleme teknikleri sayesinde gözlerimizi kapatıp gördüklerimizi ve yaşadıklarımızı tekrar hayal ettiğimizde yine normal algı sürecindeki beyin bölgelerinin aktive olduğu tespit edilmiştir. Beynimiz bu anlamda gerçek ve hayali ayırt edemez. Bu da hayal ettiklerimizi yaşıyoruz olarak yorumlanabilir. Einstein da; “Hayal, gelecekte olacakların ön gösterimidir.” demiştir.
“Güzel bakan güzel görür, güzel gören güzel düşünürmüş.”
“Yaşadıklarımı ben mi yönlendiriyorum?” sorusuna kuantum yaklaşımı “evet” cevabını verir. Enerji boyutunda düşüncelerimizin frekansı vardır. Dolayısıyla pozitif düşünde içinde olmamız, yaşamımızda da pozitif deneyimlemeleri yaşamamıza imkân sağlar. Hayal etmenin önemi burada bir kez daha karşımıza çıkmaktadır. Çünkü hayallerimiz bizi onlarla uyumlu enerji düzeyleriyle bir araya getirir ve beş duyusal olarak da yaşar hale gelmemize ortam sağlar.
“Benzemez kimse sana…”
Son çıkan teknoloji harikası bir telefonu düşünün. Ya da son model bir otomobil… Özelliklerini bilip tanımadığımızda, ne kadar gelişmiş olursa olsun, onunla neler yapabileceğimizi bilemeyiz. Peki, hayatımıza gerçeklik kazandıracak hayal dünyamızı inşa eden beynimizi ne kadar tanıyoruz?
Dünya tıp tarihini değiştiren en önemli hekimlerden biri olan beyin cerrahı Prof. Dr. Gazi Yaşargil hocamız Türkiye Büyük Millet Meclisinden onur ödülü almaya geldiğinde TRT spikeri kendisine sorar: “Hastalarınız sizi neden çok seviyor?” Değerli hocamız şu cevabı verir: “ İnsan beyninin ne kadar muhteşem bir sistem olduğunu çok iyi biliyorum. O yüzden karşımdaki kim olursa olsun önünde saygıyla eğiliyorum. Çünkü beyin bunu hak ediyor.”
Beynimiz ortalama 1.3-1.4 kg. ağırlığındadır. Bu eşsiz yapı saniyede 400 milyar bitlik bilgiyi işleme kapasitesine sahipken beş duyu organımızla çevremizi gözlemlemek suretiyle sadece 2000-3000 bitlik bir değeri işleyebiliyoruz. Bizler öğrenmeyi beynimizdeki nöronlarla (sinir hücresi) gerçekleştiriyoruz. Yeni bir şey öğrendiğimizde iki nöron arasında “sinaps” adı verilen bağlantı oluşuyor. Yapılan bilimsel araştırmalar beynimizin sonsuz sayıda sinaps bağlantısı kurabileceğini göstermektedir. İşte böyle bir hediyenin bizlere ne kadar zengin bir hayal dünyası kazandırabileceğini siz düşünün.
“Hayal gücü olmayan insanın kanatları yoktur.”
Muhammed Ali
Tüm zamanların en iyi boksörü olarak kabul edilen Muhammed Ali’nin unutulmaz konuşmasında, hayal gücümüzle kanatlanıp adeta ötelerin ötesine yapabileceğimiz yolculuğun şifreleri gizli. Unutulmaz şampiyon konuşmasında şunları söylüyor:
“Bir timsahla güreştim. Bir balinayla mücadele ettim. Yıldırıma kelepçe taktım ve gök gürlemesini hapse attım. Dün gece yatak odamdaki elektriği kapattım, düğmeye bastım, oda karanlık olmadan yatağımdaydım.”
Bilinçaltı, kendi inancına ve kendi gerçekliğine uyan şeylerle etkileşime girer. Bilinçaltı inançlarımızı gerçekleştirir. Dolayısıyla neye inanıyorsak bilinçaltı bahçemize onun tohumlarını ekeriz. Hayal kurmak; kendi gerçekliğimizi inşa etmede atılan en önemli adımdır. Sınırları aşmanın ve kanatlanmanın altın anahtarı hayal kurmak ve onu her daim canlı tutmaktır. Tıpkı Yahya Kemal’in dizelerinde söylediği gibi:
“ Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar!..
İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar.”
Fikret Aslanyürek
ErkinŞahinöz Akademi Danışmanı
(Kaynakça:
• Ethem Kocabaş: Zihnin Şifresi & Ben Kimim?
• İbrahim Zeyd Gerçik: Bir Yönetim Modeli Mimar Sinan)
Kenan SAYIN
26 Haziran 2020Sen oku ve yaz velev ki yanlış da olsa mihenk taşı olur doğruya giden yolda.! xkx
Ayhan
27 Haziran 2020Merhaba erkin hocam Yazı çok güzel ufuk acıcı, böyle güzel yazıların devamını bekliyoruz Sırf bu konu üzerine motivasyon semineri yapılabilir Selamlar saygilar
Ramazan Keser
28 Haziran 2020Çok güzel, teşekkürler
Ramazan Keser
28 Haziran 2020Çok güzel, teşekkürler
Gökhan
30 Haziran 2020Müthiş yazı hocam,
Gorkem
04 Temmuz 2020Harika bir yazi